Bir hayata ışık olmak "Benim Dünyam"

Karanlık bir odada ne kadar durabiliriz ya da gözlerimiz kapalı ne kadar kalabiliriz? Zor sorular sordum evet işte tam da bu noktada yakalıyor insanı "Benim Dünyam"...
Bir hayata ışık olmanın ne demek olduğunu en güzel şekilde anlıyor insan bu filmde.
Ela ve Mahir hoca...
Doğuştan işitme - görme yetisi olmayan güzel Ela ve onunla aynı kaderi yaşayan ablasını yitiren Mahir hocanın, hayatını ablası gibi engelli insanlara adamasıyla kesişiyor yolları... Ve öylece başlıyor film. 
Bir mum diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez ne mutlu karanlığı aydınlatan insanlara ne güzel empati kurabilmek. 
Filmin şüphesiz en vurucu sahnesi bir kadının bebeğinin duymadığını ve görmediğini öğrendiği an oluyor. Ayça Bingöl rolünün hakkını veriyor boğazı düğümleniyor insanin o hüzün dolu çaresiz bakışıyla...Filmde hayatta imkansız bir şey olmadığını; sevginin güvenin ve umudun insanın nasıl değistirdiğini görmek mümkün. Başroldeki Ela'nın çocukluğunu oynayan minik oyuncu Melis Mutluç ve Beren Saat'in performansı oldukça başarılı o kadar gerçekçi ki izleyince siz de hak vereceksiniz.
Ve Uğur Yücel... Her zamanki asil duruşu, yüreği okşayan merhameti ve umut dolu bakışıyla benim gibi tüm izleyenleri bir kez daha kendine hayran bıraktı. Ekipteki herkes çok uyumlu sahneler çok vurucu her sahnede birçok ders çıkarmak mümkün. 
Filmin yapımcıları tarafından doğrulanan 2005 Hindistan yapımı "Black" filminin uyarlaması, "Benim Dünyam" filminde beni en çok üzen şey böylesine anlamlı ve özel bir filmin görme ve işitme engelliler için alt yazılı ve sesli betimlemeli olmamasıydı. Neyse ki bu konuda çalışmaların başladığını derneklere özel gösterimler yapıldığı haberini duydum. Benim Dünyam gibi filmlere empati kurmaya ihtiyacımız var. Tüm sanatsal projelerde engelli dostlarımıza özel gösterimlerin hep sürmesini diliyorum...

Yorumlar