Tatlıyı mı seviyoruz, tatlıya bağlamayı mı?




Pandemi döneminde güçlendi mutfakla olan bağlarımız. Öyle bir bağ ki; sunum yaparken eller - kollar, alevli sunumlar, tencere - kapak çevirmeli şovlar hepsi birbiri ardına sıralandı… 


Hala da sürüyor; farklılık katmak adına güzelim katıklarını kendi elleriyle karalayanlar. Mutfağın önünden geçmeyenler bile ocağın - fırının başından ayrılmaz oldu. 


Kek mi yapsak ekmek mi diye düşündük tüm gün Paket ürünler yıkansa mı daha iyi olur yoksa biraz sirkeli suda mı kalsa Ülkece perişan olduk ellerimize bir kolonya bir dezenfektan döke döke. 


Velhasılıkelam bunca şey olurken 10 Nisan Cuma gecesi saat 22.00'da alınan ani bir kararla 31 ilde 48 saatlik sokağa çıkma yasağı ilan edileceği açıklanmıştı ve o iki saatlik arada herkes markete, bankamatiklere koşmuştu. 


Ancak o gece markette parasının yettiği bir paket Luppo'yu alan kişi gündem olmuştu. Sanki o ana kadar her şey çok normalmiş gibi...


Ardından geçtiğimiz günlerde Sayın Can Doker Meğer kırmızı çizgi 110 liralık kurabiyeymiş! diyerek çok güzel bir yazı kaleme aldı. Yazıyı hala okumadıysanız çok şey kaçırıyorsunuz lütfen bu yazıyı okuyun. (TIKLAYIN) 


Bugün ise aldığı çikolatanın bozuk olmasını sosyal medya aracılığıyla şikayet eden bir müşteriye, o markanın CEO'su tarafından çok sert bir şekilde cevap verildiğini görüyoruz. O markanın ürünleri market raflarından kalktı, CEO görevinden ayrıldı. Ancak o çikolatanın o acı tadı bir süre daha geçmeyecek gibi. Tam da bu anlamda kriz yönetiminin ve yetkili çalışma ekibinin ne derecede önemli olduğunun altı iyice çizilmiş oldu bunu söylemeden geçemeyeceğim. İletişim öğrencilerine ders niteliğinde yaşananlar. Üstelik bu kadarla da sınırlı değil.


Ekmeğin fiyatı, doların uçuşu, benzinin artışı, okul aidatları, uçuk kira fiyatları derken bir anda tek derdimiz 110 liralık kurabiyeden, çikolataya dönüştü.


Ülkece tatlıyı mı çok seviyoruz yoksa Aman Ali Rıza Bey ağzımızın tadı kaçmasın modunumu karar veremedim. Sizce hangisi

Yorumlar